12 Nisan 2021 Pazartesi

Fârabî'nin Duası


Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla başlıyorum!
  • Ey Zorunlu Varlık! Ey sebeplerin sebebi, ezelî ve ebedî olan Allah’ım! Beni yanılgılardan korumanı, bana senin hoşnut olacağın eylemi emel yapmanı istiyorum!
  • Ey bütün Âlemlerin Rabbi olan Allah’ım! Bana bütün iyi hasletleri bahşet, işlerimde güzel neticeler ver, gayelerimde ve isteklerimde beni başarılı kıl!
Evrende nehirlerin coşkun aktığı gibi akan yedi yıldızın sahibi, aydınlatıcısı Rab!

O yıldızlar, O’nun iyilikleriyle, bütün cevheri kuşatan iradesiyle işlerini yaparlar.

Zuhal, Utarit ve Müşteri gibi yıldızların bizzat kendilerinden bir şey beklemem, ben hayrı, her şeyi senden beklerim!
  • Allah’ım! Bana güzellik elbiseleri giydir, iyilik ve güzellikler ver. Peygamberlerin kerametlerini ve zenginlerin saadetini, bilgelerin ilimlerini, muttakilerin mutlulukların ver!
  • Allah’ım! Beni mutsuzluk ve yokluk âleminden kurtar! Beni kötülüğe bulaşmamışlardan, sevgiyle bağlı olanlardan, dosdoğru kişiler ve şehitlerle birlikte gökte yaşayanlardan eyle!
Sen öyle yüce bir varlıksın ki, senden başka ilah yoktur! Varlıkların yegâne sebebi, yerin ve göğün nuru Sensin. Allah’ım! Bana Fa’al Akıldan bir feyiz bahşet!

Ey ululuk ve iyilik sahibi Allah’ım! Ruhumu hikmet nuruyla süsle! Bağış olarak benim için taktir ettiğin nimeti (şükrünü) bana ilham et!

Bana hakkı hak olarak göster ve ona uymanın yolunu ilham et! Bana batılı batıl olarak göster, beni batıla inanmaktan ve onu dinlemekten koru! Nefsimi ilk maddenin yapısından temizle! Şüphesiz ki sen, ilk nedensin!

Ey bütün varlıkların sebebi olan Hak,

Bütün varlıkların feyzinden fışkırdığı kaynak.
Kat kat göklerin Rabbi, onların ortasına kara ve denizleri yerleştiren Rab. Sana sığınarak, bir günahkâr olarak, sana yalvarıyorum!
Bu günahkâr ve ihmalkârın suçunu bağışla!
Ey evrenin Rabbi! Yüce katından bir feyiz ile,
Nefsimi, maddî ve manevî kirlerden temizle!
  • Ey yüce kişilerin, yıldızlar âleminin gökyüzündeki ruhların sahibi Allah’ım!
Kuluna, şehevî şeylerin, aşağılık dünyanın sevgisi baskın geldi. Sen himayeni, beni hatalara düşmekten koruyucu kıl!

Benim için takvanı, her türlü aşırılığa karşı kalkan yap! Muhakkak sen her şeyin kuşatıcısısın.
  • Ey Allah’ım! Beni dört unsurun esaretinden kurtar ve beni geniş katına ve yüce huzuruna al!
  • Allah’ım! Bana vereceğin yeterliliği, gücü, topraksı cisimler ve varlıkla ilgili olan düşünceler arasındaki yerilmiş ilişkilerimi kesmem bir sebep kıl; hikmeti ve ruhumu ilâhi alemler ve yüce ruhlarla birlikte olmaya vesile kıl.
  • Allah’ım! Benim ruhumu Cebrail vasıtasıyla aydınlat! Aklıma ve duyguma olgun hikmetle etki et! Fizik âleminin yerine, melekleri bana yoldaş eyle!
  • Allah’ım! Bana doğruyu ilham et! İmanımı takva ile pekiştir! Nefsimde dünya sevgisine karşı nefret uyandır!
  • Allah’ım! Benliğimi, geçici şehvetleri yıkmaya karşı güçlü kıl! Ruhumu kalıcı ruhlar yurduna ulaştır ve onu yüce cennetlerdeki değerli, şerefli varlıklar topluluğundan eyle!
  • Ey, hal ve söz diliyle konuşan varlıkların önünde olan Allah’ım seni tenzih ederim, şüphesiz ki Sen, o varlıklardan her birine hikmetinle lâyık olduğu şeyi verensin, o varlıklara, yokluğa nispetle varlığı bir nimet ve rahmet kılansın. Öz olsun, ilinti olsun tüm varlıklar senin nimetlerine müstahaktırlar ve nimetlerinin güzelliklerine şükrediyorlar. (Nitekim Sen;) “O’nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz, onların tesbihini anlamazsınız” (buyurmaktasın).
  • Allah’ım seni tenzih ederim, sen yücesin, tek olan Allah’sın, yegânesin, Sen “Birsin, teksin, doğurmayan, doğurulmayan ve kendine hiçbir şey denk olmayan” eşsiz ve ihtiyaçsız Allah’sın!
  • Allah’ım kuşkusuz ki Sen, benim ruhumu dört unsurdan meydana gelen bir zindana hapsettin ve ruhumu parçalama işini, şehvetlerden oluşan birtakım yırtıcı hayvanlara havale ettin.
  • Allah’ım! Nefsimi (beni) ismetle yücelt! Sana yaraşan biçimde ona şefkat et! Senden gelen ve sana lâyık olan bir asaletle onu esirge! Gökteki yerine ulaştıracak bir tövbeyi ona lütfet! Kutsal makamına geri dönüşünü (ulaşmasını) çabuklaştır! Nefsimin karanlıkları üzerine Fa’al Akıl güneşini doğdur! Cehalet ve sapkınlıkların karanlıklarını ondan uzaklaştır. Ruhumda bilkuvve bulunanı güzellikleri aktif hale getir. Ruhumu bilgisizliğin karanlıklarından çıkarıp, hikmetin aydınlığına ve aklın ışığına ilet. (Nitekim sen;) “Allah inananların dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır” (diye buyurmaktasın).
  • Ey Allah’ım! Bilinmeyenlerin gerçek suretlerini ruhuma rüyada göster! Ruhumu karma karışık kabuslardan, rüyalarında iyilikleri ve doğru müjdeyi görmeye dönüştür! Ruhumu etkileyen duyuların ve kuruntuların kirlerinden temizle!
Ruhumdan fizikî âlemin bulanıklığını uzaklaştır. Ruhumu, ruhlar âlemindeki yüce makama konuk et! Nitekim Sen! Bana hidayeti nasip eden, bana her şeyde yeterli olan ve beni himaye eden en yüce varlıksın!

Hamt yalnızca Allah’a mahsustur. Allah’ın rahmeti ve selamı sonsuza dek kendisinden sonra hiçbir peygamber gelmeyecek olana (Hz. Peygamber’e) olsun. (Amin).


KAYNAK
İbrahim Hakkı Aydın (Çev), EBÛ NASR EL-FÂRÂBÎ’NİN BÜYÜK DUASI, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 0, Yıl 2005, Sayı 22, Sayfa 291-296 https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/30706

1 Nisan 2021 Perşembe

Denemeye Değer / Zehra


    Urfa'ya atandığı günden beri yani dört buçuk senedir bizi istikrarlı bir şekilde evine davet eden, tüm şartları olgunlaştıran ve kolaylaştıran, tüm kapıları sonuna kadar açan, havaalanında hoşgeldiniz pankartıyla karşılayan, yediren içiren gezdiren çok yediren fena yediren her lezzetili şeyi yediren, plak eşliğinde uyutan, piano resitali veren, çantamızı memleket ürünleriyle dolduran, sıkça ters yöne giren ve bunun Urfa trafiğinde çok normal olduğunu söyleyen, bizi bir aylık değil uzun zamandır şöför olduğana inandıran Rümeysa'ya, yola çıkmaya teşvik eden, zaten yolları çok iyi bilen, birinci ağızdan duyduğumuz hikayeleri onun ağzından tekrar dinlemekten çok keyif aldığımız, güzel anne, hoca, öğrenci olan Selva'ya, seyehat planımızı daha erken bir vakte almaya vesile olan Elif'e, altı yaşında içmeye başladığı beyran sonrasında yediği mumbarı, Mardin'de öğrendiği bumbarı, kebabı her yerde arayan, bulduğunda yiyen, kedileri çok seven, onun için her yer taş ve kirli olsada esprileriyle bize eşlik eden Yavuz Selim'e, yoğun geçen öğrencilik, sınav dönemi sonrası tüm yorgunluğuna rağmen bizi bırakmayan Büşra'ya, üçümüzü gülerek izleyen, yemekler de ağırlayan, sesiyle sözüyle neşesiyle müzik albümüyle mest eden Sümeyye'ye, yoğun bakımdan çıkıp Bilecek'ten gelen tüm istek parçalarımızı bizi şok ederek pianoda çalan, bizi mutlu eden Tuğba İrem'e, Diyarbekir'da bir deniz kızı olan, o gün bize Allah'ın büyük bir lütfu olarak gelen Zehra'ya, bizi üniversitenin bahçesinde semaverli ziyafetli bir sofrada ağırlayan ve sonrasında Mardin'de rehberlik yapan Huri'ye, yürek soframıza konuk olan Urfalıların öğüdü 'hiç paran olmasa da misafir ağırlamak için misafir paran mutlaka olmalı' sözünü paylaşan Güzelyalı'dan da komşumuz olan Naciye ablaya, dokusuyla kokusuyla kendimizi Medine'de hissettiren Urfa ve Diyarbekir'e, Hasan Paşa hanındaki kitapçıdan aradığım yasaklı kitapları bulamayınca dil kartları almaya çalışırken bunun yerine bu dil kitabını almanızı öneririm diyen ve hediyeler de veren kasadaki abiye..Süryani Kilisesinin karşısındaki kilisede bize bir buçuk saat boyunca tebliğ yapan, bize bizim de Allah'ımızın sözlerini hatırlatan, kalbimizi açıp baktınız mı dememize rağmen böyle diyorsunuz ama eminim kalben böyle demiyorsunuz diyen, bizimle kendi iman sloganı olan 'denemeye değer'i paylaşan, sonunda yüzü kızarmaya başlasada bizimle tanışmaktan memnun olduğunu dile getiren Volkan'a, beni balıklarla oturur şekilde elimde kitapla gören, Halilürrahman Kütüphanenesine davet eden, bir kase leblebi ikram eden kütüphane görevlisine, kendimi nereye atacağımı şaşırdım neredeyse beni ezecektiniz dedikten sonra ama ben hiç ışıkla durdurulmadım ki dememi anlayışla karşılayan trafik memuruna, yorgunluktan aldığı benzin cinsi aklına gelmeyen arabanın camından uzattığı başıyla benzin var mı abi diyen bizi gülme krizine sokan Rümeysa'nın ne istediğini gözünden anlayan ve yardımcı olan pompacıya, o gece bizi Merdo ve nicesini söyleyip ciğerlerimizi yakan abiye ve orkestraya, 18 farklı instagram pozu bilen ve birkaçını bizimle paylaşan şöyle durun sizi sudan çıkarayım abla diyen rehber Fatih'e, kaldığımız otelde bizi evlerinde ağırlıyor gibi konuk eden otel ekibine, evinin kapısının önünde bana defaatle şişt diyerek ona bakmamı sağlayan ve döndüğümde gülümseyerek çokça el sallayan yedi yaşlarındaki o tatlı kıza, gölde balıkları nasıl bir el hareketiyle çağırabileceğimi öğreten dört yaşında ki Zeyneb'e, arabaya binerken cebimden düşen telefonumu arkamdan yetiştiren abiye, 1135 km boyunca bize eşlik eden aya güneşe bulutlara, Selva'nın albümü 70-90 Türk popuna, İsmaaaile, Karadeniz müziklerine, memleket türkülerine, hemen hemen tüm inek çıkabilir tabelalarının hakkını veren ineklere, karşılaştığımız atlara, eşşeklere, develer, kedilere, köpeklere, balıklara, sokaktan sürekli sesleri gelen davulcu ve zurnacıya, fırına gönderilen her bir sebzeyi, yemeği leziz bir şekilde pişiren fırıncıya, yediğimiz tüm yemeklerin ahçılarına bize servis edenlerine ve nicesine çok teşekkür ederim. Belliki biz yola çıkmadan yıllar yıllar önce 'birbirimiz için denemeye değer demişiz' ki burdayız, iyiki de demişiz :) Elhamdulillah...